16 Temmuz 2011 Cumartesi

Un Promenade Parisien

 
   Paris'te bir günümü Sorbonne'da beraber okuyacağım arkadaşlarımdan biriyle geçirdim.Kendisiyle yeni tanışmama rağmen kendisini şimdiden çok sevdiğimi söyleyebilirim.Paris'te yaptığımız promenade başlıkta da belirttiğim gibi oldukça parisien'di.
  Arkadaşımın en büyük tutkusu fotoğrafçılık.Sanırım Tanrı onun bu tutkusunu fark etmiş olacak ki ona muhteşem bir yetenek vermiş.Gezimiz boyunca çektiğimiz bütün fotoğrafların hepsi birbirinden güzeldi.


 Ile de Cité'de -Notre-Dame'ın bulunduğu adada -başladığımız gezimiz Seine nehri boyunca devam etti.Seine nehri üzerinde bulunan en ilginç köprülerden biri olan "Pont des Arts"ın çok enterasan bir geleneği var.Köprünün üzerindeki tellere çeşitli boyutlarda kilitler vurulmuş.Dikkatli incelediğinizde bu kilitlerin üzerinde tutulan dilekleri göreceksiniz.Kişiler dileklerini kilitlerin üzerine yazıp anahtarlarını Seine nehrinin sularına atıyorlar.
 
    Pont des Arts'tan sonra kendimizi Saint-Eustache meydanına attık.Bu civarda oldukça güzel caféler ve bistrolar var ama biz oyumuzu belki de Paris'in en güzel çilekli tartlarını yapan Paul'den yana kullandık.Saint-Eustache meydanında çimlerin üzerinde Paris'in muhteşem atmosferi altında tartlarımızı yedik.
    Saint-Eustache'tan sonra birlikte okuyacağımız okula yani Sorbonne'a uzandık.Okulun bulunduğu mahalle Quartier Latin olarak geçmekte ve her sanatçı mutlaka buranın havasını ciğerlerine çekmiştir.Üniversite gerek dış gerek iç mimarisiyle beni de arkadaşımı da oldukça etkiledi.Sanırım böyle bir okulda okuyacağımız için baya şanslıyız :) :)
   Gezimize Jardin des Plantes'tan devam ettik.Buraya Paris'in botanik bahçesi diyebiliriz.Devasa seraları,endemik ağaçları ve çiçekleriyle sizi kendine çekiyor.Paris'i ziyaret ettiğinizde vaktiniz artarsa size bu ilginç bitki dünyasını tavsiye ederim.Gezinin son yeri arkadaşımın mimarisine bayıldığı Paris camiisi.İçindeki ufak şadırvanları,bitkileri ve özellikle de mozaikleriyle çok hoş bir binaydı.

Bütün bu gezi boyunca sanırım en güzel şey elimizdeki lokumlardı.Kalbim Paris'te atarken bi yandan da aklım Istanbul'daydı yani!Arkadaşım lokumları oldukça sevmiş olsa gerek ki bütün lokumları o gün yedi :) :)




Bu yazımda paylaştığım bütün fotoğraflar Clément Rousseau Letchimy'e ait.Diğer fotoğraflarını görmek isterseniz: http://www.flickr.com/photos/crousseauletchimy/

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

 Seviliyorsunuz xoxo

2 yorum:

  1. yazı tipi falan çok hoş başarılı kaç yıldır blogun var?

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim.Blog yazmaya yeni başladım :)

    YanıtlaSil